Sevgisiz insan, bir gün şans eseri bir çiçek bahçesinde bulmuş kendini, bahçedeki çiçekleri hiç düşünmeden ilerlemiş bir süre. Bir düzlüğün ortasında mola vermiş bir ara. Etrafına bakmış bir süre, hiç bir çiçek bir şey ifade etmemiş ona. Sonradan yıkılan bir ağaç görmüş ve onun yanında bir papatya. Papatya kendinden emin, o köşede yıkılan ağacın yanında çıkan rüzgara göğüs ger...
Sevgili çocuğum, seni uyurken seyretmek, nefes alışını duymak için sessizce odana girdim. Gözlerin kapalı, huzur içindesin. Sarı buklelerin melek yüzünü çerçeveliyor. Bir kaç dakika önce çalışma odamda çalışırken birdenbire içimin sıkıldığını fark ettim. Dikkatimi işime veremedim ve bu yüzden sessizce seninle konuşmak üzere odana geldim.
Bu sabah, yavaş giyindiğin için ...
SEDEF ÇİÇEGİ
Mahkeme salonunda, seksen yaslarındaki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam inatçı bakışlarla, suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözlerini ve bitkin bakışlarını süzüyordu. Hakim tok sesiyle, yaşlı kadına: “Anlat teyze, neden boşanmak istiyorsun?” Yaşlı kadın, derin bir nefes çektikten sonra baş örtüsüyle ağzını aralayıp, kısılmış sesiyle konuşm...
SARI KIZ HİKAYESİ
EDREMİT Körfezine bakan Kaz dağının hörgücünde bir yatır vardır. Her yıl, ağustos ortasından eylül'ün ortasına kadar katar katar kervanlar, bu yatırın ziyaretçilerini Kaz dağının tepesine ulaştırır. Çadırlar kurulur. Pazarlar, sergiler açılır. Alışveriş, eğlence, cümbüş hep o günlere saklanır. Kaz dağı sanki bir kol çengi olmuştur. hop oturur hop kalkar.
...
İLGİNÇ BİR HİKAYE
Şanssızlık beni her yerde izliyor, eminim ki, doğduğum gün gökyüzünde birkaç kötü yıldız, gezegen ya da herhangi bir gök cismi vardı. Bir süre önce çalışmak için Fransa'da bulunmuş ve dönmüş olan bir teknisyenle tanıştığımı anımsıyorum; o da şanssız olduğunu söylerdi. Bu teknisyen birkaç delikanlıyla el ele vemişti: Geceleri arabayla dolaşıyorlar dükkanla...
Ebu Ummet-ul Bahilî'nin rivayet ettiğine göre Salebe İbni Hâtip Peygamber'imize" Ya Rasûlallah, Allah'a duâ et de bana mal versin" dedi.
Peygamber'imiz onun bu arzusunu"Yâ Salebe, şükrünü edâ ettiğin az mal, şükrünü yerine getiremeyeceğin çok maldan daha iyidir." diye karşılık verdi.Salabe yine de "Ya Rasûlallah , Allah'a dua et de bana mal versin" diye ısrar etti.Peygamber...
Mandelson 12 yaşında fakir bir ailenin çocuğudur. hayatta tek tutkusu köpeklerdir. Her gün pet shoplari gezip, köpeklere bakıp onlardan bir tanesine sahip olacağı günü hayal edermiş. Her zaman babasına yalvarıp kendisine köpek alabilmesi için gerekli parayı vermesini ister, ama babası maddi imkanları yüzünden karşı çıkınca da çok üzülürmüş.
Bu nedenle bütün harçlık...
Rahmetlik babam şöyle anlattı:
-İsâ (a.s.) zamanında biri vardı. Cimri olduğu için kendisine "Mel'un" diyorlardı.
Günün birinde ona askere gidecek biri geldi, şöyle dedi:
-Ey Mel'un, bana silaha benzer bir şeyler ver onunla savaşayım. Sen de ateşten kurtulursun.
Mel'un bu sözlere karşı yüzünü çevirip gitti, bir şey vermedi. Askere gidecek adam dönüp giderken Mel'un...
Michelangelo Antonioni'nin 1995 yapımı "Par dela les Nuages" (Bulutların ötesinde) adlı filminde hoş bir sahne ve hoş bir hikaye vardı.
Genç kız bir kafede gizemli bir erkekle tanışıyor ve adam ona şu hikayeyi anlatıyordu: Bir zamanlar Afrika'da kayıp bir şehri aramakta olan arkeologlar, beraberlerindeki eşya ve yükleri, hayvanların ve yerlilerin yardımı ile taş...
Evimi bir parti sonrası temizlemek için saatlerce uğraşıyorsam, bir çok arkadaşım var demektir.
Faturalarımı ödeyebiliyorsam, bir işim var demektir.
Pantolonum biraz sıkıyorsa, aç kalmıyorum demektir.
Gölgem beni izliyorsa, güneş ışığını görüyorum demektir.
Otobüsten indiğim yerden işyerime yolu uzun buluyorsam, yürüyebiliyorum demektir.
Hükümet hakkında ele...
Kerem ve cömertlik Peygamberimiz'in tabii özelliğiydi. Bilhassa ramazan aylarında O'nun kerem ve cömertliğine sınır olmazdı.
Bir gün, bir adam, Rasûl-i Ekrem (S.A.V.) mer'ada otlayan keçilerini sayarken gelmiş ve bir kaç keçi istemişti. Rasûl-i Ekrem'de ona bütün sürüyü vermişti. Adam sürüyü kabilesine götürdüğünde:
-Hepiniz müslüman olunuz Muhammed (s.A.V) o kadar cömer...
Bir hastanede ölümü bekleyen hastaların koğuşu, koğuşta bir oda, odada iki yatak, iki hasta. Birisi pencerenin önünde, öteki duvar dibinde. Yaşamlarının su son döneminde pencere kenarındaki, sabahtan akşama pencereden bakıp, tüm gördüklerini duvar dibinde hiçbir şey görmeyen arkadaşına aktarır.
"Bugün deniz dünden daha durgun. Rüzgar hafif olmalı . Beyaz yelkenliler belli ...