gold aksesuar

logo

e-ticaret paketleri

YÖNETİM VE ORGANİZASYON

YÖNETİM VE ORGANİZASYON

“Yönetim, insanlara ilişkin bir şeydir,

Görevi, insanları ortak performansı başarabilir duruma getirmek, onların güçlü yanlarını etkili kılmak, zayıflıklarını da önemli olmaktan çıkarmaktır.

PETER DRUCKER

21. yüzyıla damgasını vuracak kavram, “Değişim” olacaktır. Değişim yönetiminin ise; geleceğin yöneticilerinin ve onların yönettikleri organizasyonların hayatta  kalabilmelerinin tek şartı olması beklenmektedir.

Gelecekteki mücadele; değişimi kontrol altına alma mücadelesi, bu savaşın başrol oyuncusu ise insanın bizzat kendisi olacaktır.

21. yüzyılda değişim iki boyutta kendisini gösterecektir. Birincisi teknolojik boyutudur; kullanılan teknolojinin sürekli olarak kendini yenilemesini ve buna ayak uydurulmasını ifade eder. İkinci boyutu çok daha önemlidir. Teknolojiyi kullanan “İnsan ve Organizasyon” un düşünsel, fiziksel ve psiko-motor alanlardaki değişimi ve bu süreci ifade eder. Son derece kritiktir. Teknolojinin, eğer onu etkin kullanan insan yoksa hiçbir şey ifade etmeyeceğini unutmamak gereklidir. Örgütsel değişim ve teknolojik değişim birbirine paralel bir şekilde artış gösterirse, işletmelerde değişime bağlı radikal dönüşümler gerçekleştirebilir.

Değişimin bu safhasını “Değişimin kurumsallaşması” olarak adlandırabiliriz.

21. yüzyıl paradigmaları yok etme yüzyılı olacaktır.

Modern düşünce sistemi 20. yüzyıl sonları yaklaşırken şu sloganı haykırıyordu.

“Öğrenmeyi öğren, öğrendiklerini unutmayı öğren, yeniden öğren”, “Yönetim gelecekle ilgilenmek demektir; geçmişin hesabını yaparak hiçbir şey kazanılamaz”

İşte bu noktada vizyon sahibi olmak ve geleceği düşünmek son derece önemlidir. Geçmişteki uygulamaları sürekli masaya yatırarak tartışmak sisteme katma değer vermeyecek; aksine geçmişe odaklanıldığı için geleceğe yönelik yaratıcılığı öldürecektir.

Örgütsel vizyon ve misyonun gerçekleştirilmesi doğrultusunda değişimin stratejik yönetimi önemli bir sorumluluk olacaktır. Bu görevi gerçekleştirmeye yönelik yapılacak olan eğitimlerin amacı; insanlar ne yaparlarsa yapsınlar yaptıkları işte onları etkinleştirmek, bireysel yaratıcılıklarını nasıl etkili kullanabileceklerini göstermek ve organizasyonlarını sürekli olarak güçlü tutmalarının gerekliliğini onlara benimsetmek olmalıdır. 21. yüzyılda eğitimin önemi daha da artacaktır. Çocuklarımıza öğrenmeyi öğrenmeleri gerektiğini anlatacağız ve sonra diyeceğiz ki, “Bir gün düne kadar öğrendiklerinizin yanlış olduğunu fark edebilirsiniz: İşte o zaman bütün öğrendiklerinizi unutun ve beyninizi sanki onları hiç öğrenmemiş gibi yeniden formatlayın (biçimlendirin) ve sonra yeni baştan, yeni doğrularla beyninizi doldurun, yeniden öğrenin.” “Bu durum o kadar büyük bir açmazdır ki; geleceğin eğitimcilerinin muhtemelen karşılaşabilecekleri en büyük ikilemdir. Bu ikilemin ortaya çıkmaması, eğitimcilerin sürekli olarak değişime hazır olmaları ile mümkün olacaktır. 21. yüzyılın okul yöneticilerinin öncelikle sorumlu olacakları konu, “Okullarda değişimin yönetimi” olmalıdır.

Ancak, değişimin yönetildiği ortamda eğitimin amacı, DEMING’in dediği gibi “pozitifleri artırmak, negatifleri azaltmak. Böylece öğrencilerin öğrenme heyecan ve isteklerini korumak” olabilecektir.

Eğitim yöneticilerinin gelecekteki bir diğer önemli sorumluluğu; “Çalışmalarını nasıl değerli yapabilecekleri” hususudur.

Eğer bir yönetici zamanının önemli bir kısmını “çalışanlarını nasıl değerli yapabilirim?” sorusuna cevap bulmakla geçirmiyorsa onun ve yönettiği kurum ya da işletmenin fazla bir şansı yoktur. Bu nokta son derece kritiktir. Kusur aramak yerine iyileştirilebilir alanlarını keşfetmek ve çalışanları o doğrultuda motive etmek, işletmenin veya kurumun bekası açısından önemli bir katma değer yaratacaktır.

Değişim ve Kalite

1990’lı yıllara girerken, dünya çapında 7500 yöneticiye yapılan bir ankette yöneticilerine hangi gözle baktıkları sorulmuştur. Gelen cevaplar yöneticilerin kendi yöneticilerinde 4 temel özeliği aradıklarını ortaya çıkarmıştır.

Dürüstlük,

Yetkinlik,

İleri Görüşlülük,

Sorgulayıcı Gözlemcilik

Dürüstlük ön plana çıkmıştır. Çünkü kalite kavramının özünde samimiyet ve mutlu etme vardır. Yetkinlik bir diğer çarpıcı kriter olarak karşımıza çıkmıştır. Değişimi yaşayabilmek için yeterli bilgi ve tecrübeye sahip olmak gereklidir. İleri görüşlülük önemli bir yönetsel özellik olarak karşımıza çıkmaktadır çünkü, ileri görüşlülük vizyon sahibi olmayı, analitik beceri sahibi olmayı, çok iyi koku almayı gerekli kılar. Sorgulayıcı gözlemcilik kalite sisteminin bir diğer ayağıdır; yaptıklarımızın iyi ya da kötü olduğunu ancak ölçerek ve kıyaslayarak anlayabiliriz.

Günümüzde literatüre Toplam Kalite Yönetimi olarak giren, gerçekte bir organizasyondaki toplam kaliteyi değil, organizasyonun her biriminin aynı oranda yönetim kalitesini üst düzeyde tutmasını ifade eden yönetim felsefesinin temel dayanağı; ne teknoloji, ne de ürünün mükemmelliğidir. Toplam Kalite Yönetimi felsefesini diğer yönetim sistemlerinden ayıran temel fark; bir organizasyondaki bütün problemlerin insan faktörü analiz edilerek çözülebileceğine olan inançtır.

Toplam Kalite Yönetimi esas olarak çalışanların, organizasyonun ürettiği mal ve hizmetleri satın alan veya kullanan müşterilerin, her zaman ve her şartta mutlu olduğu dinamik yönetim sistemini kurmayı ve muhafaza etmeyi amaçlamaktadır.

Buradan anlaşılacağı üzere, insana ilişkin bu temel problem çözülebildiği takdirde, ne çalışan ve yöneticilerin hoşnutsuzluğu, ne de müşterilerin ürüne ve servise dair olan şikayetleri söz konusu olacaktır. Çünkü her zaman herkes mutludur. Sistem dinamiktir. Bu dinamiklik ise, değişimi adım adım yaşamayı sağlayan sürekli iyileştirme mekanizmaları ile sağlanmaktadır. Böylece günümüzün en önemli problemlerinden birisi olan entropiye doğru gidiş bir yönetsel tedbir ile durdurulacak ve örgütün mutluluğu sürekli iyileşme ile sürekli kılınacaktır.

Kalite, değişim ve değişime ayak uydurabilme aracıdır. Kalite her zaman onun için harcanacak olana kaynağın karşılığını fazlasıyla öder. Tarihsel süreç içinde yöneticiler, organizasyonlarındaki üretkenliği arttırmak, maliyetleri düşürmek ve müşteri beklentilerini karşılayabilmek maksadıyla yer yer “KALİTE” kavramından bahsetmişledir. Aynı yöneticiler, kaliteyi sürekli geliştirmeye yönelik zaman içinde yaptıkları faaliyetlerin, önceden açıkladıkları amaçlarını gerçekleştirmede etkili bir yol olduğunu tespit etmişlerdir. İşte Dünyada Toplam (bütününde) Kalite Yönetimi, bu düşünsel evrimden sonra telaffuz edilmeye başlanmıştır.

Toplam Kalite Yönetimi (TKY) kavramı günümüzün modern yönetim anlaşışı içinde değerlendirildiğinde; “bir organizasyonu iş mükemmelliğine ulaştıracak dinamik yönetim sistemini kurmak ve geliştirmek” olarak ifade edilebilir. Toplam Kalite yolculuğunda; organizasyondaki çalışanların, müşterilerin (organizasyonun ürettiği mal ve hizmetleri alan ve kullananların) ve her seviyedeki yöneticilerin mutlu olduğu dinamik yönetim sistemini yaratmak temel hedef olmuştur.

Toplam Kalite Yönetimindeki “Toplam” kelimesi sadece matematiksel ve “toplam” olarak algılamak ve ona göre yorumlar yapmak, “Toplam Kalite Yönetimi” kavramının yanlış anlaşılması sonucunu doğurabilmektedir. TKY’deki “Toplam” bir bütünü ifade etmektedir. TKY’nin kapsamı, organizasyon organik bütün bağları ile faaliyetlerini ve bu faaliyetlerin gerçekleştiği süreçleri, iç ve dış müşterilerini, hatta tedarikçileri dahi kapsayacak kadar geniş tutulabilir.

Günümüzde Toplam Kalite Yönetimi’ni duymamış bir yönetici herhalde kalmamıştır. Toplam Kalite Yönetimi 1970’li yılardan itibaren Dünyada üzerinde en çok kitap yazılan konulardan birisi olmuştur. Toplam Kalite Yönetimi ile ilgili olarak 2000’in üzerinde kitap, binlerce makale yazılmıştır. Toplam Kalite Yönetiminin düşünce babası olarak ön plâna çıkan Dr. Edward DEMING’in, TKY’yi nasıl yorumladığı ve değişik endüstriyel alanlarda DEMING felsefesinin nasıl uygulanabileceğine yönelik yazılan kitap sayısı bile neredeyse 500’ün üzerindedir.

Etiketler: »
#

SENDE YORUM YAZ