logo

e-ticaret paketleri

Çocuğunu “dinlemeyen” dizini döver

Çocuğunu “dinlemeyen” dizini döver

Çocuklarıyla konuşamayan bir toplumda yaşıyoruz. Zaten kimsenin derdi de, dinlemek, çocuklarla, gençlerle konuşmak değil; daha çok akıl vermek, yön vermek, eleştirmek ve yargılamak.

Dinlememek, karşı tarafın duruşuna saygı gösterememek ve kabullenme bizim en kötü olduğumuz konulardan. Bırakın kendi ailenizden birini, otobüste karşınızda oturan ve daha önce hiç tanışmadığınız teyze bile size 2 dakika “saygı duyuyormuş gibi” yapamıyor, hemen çocuğunuza nasıl terbiye verdiğinizden, nasıl giydirdiğinize kadar söz söyleme hakkı bulabiliyor kendisinde. Öyle bir kolektif bilinçaltı ki, sormayın gitsin.

Kabul dili
Dünyaca ünlü klinik psikolog Dr.Thomas Gordon, anne-babalara hazırladığı “Etkin Anne-Baba” eğitimlerinde bir “kabul dili”nden bahsediyor. ” Neden çocuklar yetenekli uzmanlarla(psikolog, rehber öğretmen vb.) konuşmayı ebeveynleriyle konuşmaktan daha kolay buluyorlar sizce? Çünkü, bu uzmanlar kabul dilini biliyor.” diyor. Kabullenmeme insanları kapatır, sürekli savunmada hissettirir ve huzursuz eder. Bu tarz durumlarda etkili iletişimden bahsetmek söz konusu bile olamaz.

Dinlemeyi öğrenmek
Karşı tarafı kabullenme durumunu önce zihnimizde oluştururuz, dolayısıyla karşı tarafa iletmek için sözlü olarak belirtmeniz gerekir. Çocuklar ve gençler için ebeyenleri tarafından kabullendildiğini bilmek çok değerli olduğundan, çocuğunuzla iyi iletişim kurmak istiyorsanız, çocuğunuzu kabullendiğinizi sözlü olarak iletebilmeniz gerekiyor. Bunun için, öncelikle ” dinlemeyi” öğrenmemiz gerekir.

Edilgen Dinleme
Dinlemeyi etken ve edilgen olarak üzere ikiye ayırırsak; edilgen dinleme olarak isimlendirdiğimiz “sözsüz mesajlarımız”, “sözlü mesajlarımıza” kıyasla çok daha etkili olabiliyor. Çünkü bazen hiçbir şey söylememek kabullendiğinizi en etkili şekilde karşı tarafa iletebiliyor. Örneğin, çeşitli boylardaki küpleri üst üste dizmeye çalışan küçük bir çocuk hayal edin. Yanında oturan anne/babasının, ona sürekli karıştığını ” Yok, önce bunu, sonra şunu koyacaksın” gibi sözlerle müdahalede bulunduğunu görseniz ( ki bence sık sık görüyoruz bu tarzı) ne düşünürsünüz? Bir de sessizce çocuğuna problemini kendi çözmesi için fırsat tanıyan bir anne/baba hayal edelim, çocuğun yanında oturuyor, seyrediyor ve gülümsüyor. Hangi çocuk kabul gördüğünü hisseder sizce?

Etkin dinleme
Etkin dinlemede ise, belli “kapı aralayıcı” ya da “daha fazlasını söylemeye yönelticiler” ile kendi fikir, yargı ya da değerlendirmemizi katmadan çocuğu duygularını paylaşması için teşvik eden iletişim söz konusudur.

Tarafsız tepkilere örnekler:

– “Anladım”
– “Aa, gerçekten mi?”
– “Yapma ya!”
– “Öyle mi?”
– “İlginç.”

Daha fazlasını söylemeye yönelten mesajlar:

– “Her şeyi anlat bana.”
– “Devam et lütfen, dinlemek istiyorum.”
– “Bu senin için önemli bir şey sanırım.”
– “Söyleyeceğin başka bir şeyler varmış gibi görünüyor.”

Kendi düşüncelerinizi ya da değerlendirmelerinizi kattığınızda, olumlu olumsuz yorum yaptığınızda muhtemelen bunlar karşı taraftan eleştiri olarak anlaşılacaktır, özellikle ergenlik çağındaki gençler için. O nedenle konuşmalarınızda öznel yorumunuzu en sona saklamanız, öncelikle çocuğunuzun neler hissettiğini açıkça anlatmasını istiyorsanız çok önemlidir.

İlla kendi düşüncelerinizi kabul ettirmeye çalışmak istiyorsanız, her şeyin en iyisini siz biliyorsanız ve çocuğunuzun düşüncelerine, kararlarına saygı göstermek zorunda hissetmiyorsanız, o zaman ne siz bu yazıyı okudunuz, ne de ben yazdım! Bunu benden duymanızı istemezdim ama, dünya değşiyor, çocuklar da öyle. Buna bir şekilde ayak uydurmak zorundayız, aksi takdirde sonuçlarına elbet birgün katlanmak zorunda kalacağız…

Bu arada galiba yine de güzel şeyler oluyor. Doğan Cüceloğlu’nun instagram hesabından paylaştığı habere göre, yeni eğitim-öğretim yılında çocukları yeni okula başlayacak anne babalara muhteşem bir kitapçık dağıtılacak. Doğan Cüceloğlu içinde kendi makalesinin bulunduğu kitapçıkla ilgili bir bölüm paylaşmış ve makale yukarıda bahsettiğimiz “dinleme” konusunu da içeriyor. Cüceloğlu’nun paylaşımı ise şöyle:

“Çocuğunu zehirleyen veli olmayın. Ne demek zehirleyen veli olmak?

Zehirleyen veli:
1- Kıyaslar: Çocuğunu diğer çocuklarla ya da kendi çocukluğuyla kıyaslar.
2- Beklenti yükler: Kendi yapmak isteyip de yapamadıklarını çocuğunun yapmasını ister. “Ben doktor olmak istiyordum, fakirdik olamadım, senin doktor olmanı istiyorum.” der. Sakın bunu yapmayın.
3- Yarışır: Diğer velilerle buluşunca kendi çocuğuyla diğer velilerin çocukları hakkında konuşur ve çocuğunun başarısını bir yarış hâline getirir.
4- Dinlemez: Çocuğunu dinlemez, onunla sohbet etmez, onu adam yerine koymaz. Bir ülkenin geleceğini anneler, babalar ve öğretmenler yönlendirir. Çocuğunuzun sağlıklı gelişimi sadece kendisi ve ailesi için değil hepimiz için önemlidir.”

Kitapçık linki için tıklayın

Kaynak: “Etkili Anne-Baba Eğitimi” Dr.Thomas Gordon

4933 Kez Görüntülendi. Etiketler: » »
#

SENDE YORUM YAZ