Son Dakika
ÇOCUKLUK DÖNEMİNE MAHSUS AŞIRI HAREKETLİLİK VE HİPERAKTİVE BOZUKLUĞU
Anne-babalar için çocuk sahibi olmak ve yetiştirmek oldukça önemli ve haz verici bir iş olduğu kadar çok zor bir iştir. Özellikle günümüz anne-babaları çocuklarını anlayamamaktan yakınmaktadırlar. Günümüz şartlarında çocukların oyun alanlarının dar olması ve çocukların eve mahkum edilmeleri, çoğunlukla çocukların “evin altını üstüne getirmeleri” ile sonuçlanmaktadır. Çocukların sürekli hareket halinde olmalarından şikayet edilmekte ve bu durum halk arasında ‘hiper’ ve ‘aktif’ kelimeleriyle ifade edilmektedir.
Aktiflik düzeyi yaşa göre çeşitlilik gösterir. Yaş ilerledikçe aktiflik düzeyi düşer. Aktiflik düzeyindeki değişikliklerin bir çoğu okul öncesi dönemde ortaya çıkar. İki yada üç yaşında bir çocuğu gözünüzün önüne getirin; sürekli hareket halinde olduğunu görürsünüz. Odadan odaya koşar,sandalyelere tırmanır ve bütün odaya oyuncaklarını yayar. Eğer açık havada ise bütün gün koşturur durur. Hatta en sıcak günlerde bile bir dakika durmaz. Aynı çocuk, yedi ve sekiz yaş arası dönemde çok farklı davranış biçimi sergiler. Bu yaş döneminde uzun bir süre, sessiz bir şekilde oyuncaklarıyla oynayabilir. Aktiflik düzeyi duruma göre değişebilir. Mesela futbol oynarken üç yaşındaki bir çocuk gibi uzun süre koşabilirken, okulda sessizce yerinde oturup ödevlerini yapabilir.
Çocuğunuzun aktiflik düzeyinin normal olup olmadığını merak ediyorsanız, onu yaşıtı olan çocuklarla karşılaştırmanızı öneririz. Diğer çocuklar ne kadar hareket ediyorlar, ne kadar sıklıkla yaptıkları işi değiştiriyorlar ve ne kadar uzun süre hareketsiz kalabiliyorlar? Eğer çocuklar beş yaşından küçüklerse, büyük ihtimalle yürümekten çok koşmayı tercih edeceklerdir. Hareketsiz oturmak yerine de yerlerinde sürekli kıpırdanıp duracaklardır. İlkokula başlama yıllarında kızlar uzun süre otururken erkeklerde oturma süresi daha kısa olacaktır. Çocuklar büyüyüp gelişirken sinir sistemleri de olgunlaşır ve aktiflik düzeyleri düşer.
Cinsiyetler arasında görülen farklılıklar özellikle her iki cinsten çocuğu olan ve ikincisi erkek olan anne ve babalara endişelendirebilir. Anne-babalar kızlarının davranış gelişimine göre bir dizi beklenti oluştururlar ve sonra oğullarının bu beklentilerine uymadığını görürler. Çocuk ablasıyla kıyaslanırsa, hiperaktif olarak nitelendirilebilir. Ama bu büyük ihtimalle yanlış bir teşhistir.
Çocuklar, koltukların tepesine çıkıp oturma odasında deliler gibi koşturabilir. Bunun nedeni canının sıkılması olabilir tabii. Bütün çocuklar zaman zaman sıkılırlar ve sıkıldıklarında da yapacak ilginç bir şeyler ararlar. Koşmak, sıçramak, birbirleriyle boğuşmak gibi kaslarını çalıştıracak aktivitelerde bulunmaları en ideal olanıdır. Eğer can sıkıntısı artan aktiflik düzeyinin bir nedeni ise, o zaman çocuk sadece yeterince rahat edemediği ortamlarda hiper olur.
Anne-babalarla çocukların aktiflik düzeyindeki farklılıklar özellikle öğleden sonraları ve akşam üstlerinde uyumsuzluğun hissedilmesine neden olabilir. Çocuk bütün gün koşup durmuştur, ama hala enerjiktir(tıpkı bir energizer tavşanına benzeyen bir şekilde). Anne-babanın ise enerjisi tükenmiştir ve aktiflik düzeyi düşmüştür. Evlerde yaşanan bu sürece “kangren saatleri” denir(16:30-18:30 arası). O sırada anne-babanın yapmak istedikleriyle çocuğun beklentileri arasında o kadar büyük bir uyumsuzluk vardır ki, bu durum ortaya çıkar. Çocuk bu süre içinde oynamak, yemek yemek ve anne-babasıyla vakit geçirmek ister. Bunun karşıtı olarak anne-baba ise günün sonunda bitkin durumda ve sessizlik içinde yenecek bir akşam yemeğinden önce kısa bir dinlenme faslı vermek istemektedir
BENZER HABERLER